Bilmiyorum hiç gittiniz mi ama Baltalimanı Çayır caddesi ile
Baltalimanı Hisar caddesinin kesişiminde, Metin sabancı Kemik Hastalıkları
Hastanesinin tam çaprazında çok güzel bir Japon Bahçesi var. Çok büyük bir yer
sayılmaz (büyük değil diyorum ama içinde 4850 adet ağaç ve bitki kullanılmış). Her
tarafa süs kirazı ve japon akçaağaçları serpiştirilmiş. Biz ilk defa sonbaharda
gittiğimizden ötürü ancak akçaağaçların o kızıl yapraklarının keyfini
sürebildik ama eminim ilk baharda kirazlar çiçek açtığı zamanda park çok güzel
bir yer oluyordur.
Park 2003 Japon yılı sebebiyle yapılmış. Giriş ücretsiz,
halka açık bir park. Etrafta dolaşan 1-2 tane bakıcısı / bekçisi var, belediye
çalışanları. Girişte hemen solda çakıl ve taşlarla yapılmış Japonya’nın 12
büyük adasını temsil eden bir zen bahçesi var ama biraz bakımsız, çakılları tırmıkla taramamışlar, bazı yerlerde aralarda ot bitmiş. 12 büyük ada olayını da oradaki
sadece bakıcı söylediği için kesin bir bilgi veremiyorum, başka bir kaynaktan teyit edemedim, ama uyduracak hali yok adamın : )
Girişin sağında ise bir Japon Çay Evi var, girişteki çitler
ve bahçe kapısının bambuları plastik olsa da yine de bence güzel olmuş, evin
diğer kısımlarında doğal ahşap kullanıp durumu kurtarmışlar. Evin arka
tarafından bahçeye doğru giden patika çok hoş, her gün o patikadan yürüse
insanın ömrü uzar. Malesef ki bu çay evi faaliyette değil, sadece gösterim
amaçlı. Parkın içinde hiç bir şekilde yiyecek içecek satışı yok. Piknik yapmak
ve köpek gezdirmek de yasak. Belli ki parkı temiz tutmanın yolunu böyle
bulmuşlar.
Girişin karşısında ise anı levhaları hazırlanmış, parkın
Şimonoseki Hiyonoma parkı ile kardeş park olduğunu. Bizim de onlara lale soğanı
gönderdiğimizi buradan öğreniyoruz. Hatta bir de koi-nobori (sazan balığı
flaması) astıkları direk var ama artık flamalardan eser kalmamış belki 5 Mayıs’ta
yine asılıyordur, bekleyip göreceğiz. Ben internetten flamalı bir resim buldum
yine de : )
Evin arkasında yapay bir gölet ve ortasındaki adacıkta da
bir kamelya var. Baharda ve yaz aylarında akşamüstü bir termos çay, bir sandviç
ve sevdiğiniz bir kitapla çok keyifli vakit geçirilebilecek bir yer. Park çok
kalabalık olmuyor o yüzden kafa dinlemek isteyenler için çok güzel. Yapay
göletin etrafı Japon akçaağaçları ile çevrili, ayrıca nilüferler de var. Nereye
baksan güzel : )
Sonbaharda gittiğimizden akçaağaçlar tohum döküyordu haliyle
biz de hemen bolca tohum topladık. Ağaçlar.net’de akçaağaç tohumu ekmek için bir
çok farklı yöntemlerden bahsediyordu siz de bu bağlantıdan bakabilirsiniz. Farklı gözükseler de temelde hepsi benzer; tohumları suda beklet
nemlendir, nemli ve soğuk ortamda beklet, sonra ısıyı yükselt. Ben hepsini 48
saat ılık suda beklettim, sonra 1 gün kadar kağıt havlu arasında beklettim
iyice süzülsün ıslak kalmasın diye, sonra hafifçe nemlendirdiğim toprağa ektim
ve üstlerini nemi kaçmasın diye kapattım. 4 kutu buzdolabında 3 kutu ise balkonda
duruyor. Bakalım hangisinde daha yüksek çimlenme oranı olacak.
Eğer siz de akçaağaç tohumu ekmek istiyorsanız. Tohumların
düşmeye başladığı ama hala bir kısmının ağacın üzerinde olduğu zamanda tohum
toplamalısınız. Tohumların yandaki kanatçıklarını tohuma zarar vermemeye özen
göstererek kesin diyenler de var kesmeyip öyle kanatçıklarıyla ekenler de var. Sonra
tohumları 1-2 gün ılık suda bekletin, gerçi taze tohum ekiyorsanız su da
bekletmeye de gerek yok diyorlar. Sonra süzdürüp kutulara ekebilirsiniz. Akçaağaç
tohumları 90 ile 120 gün soğuk katlama gerektiriyor. Bilmeyenler için basitçe katlama;
tohumu belirli bir süre belirli bir ısı koşuluna maruz bırakmak. Yani kasım sonu gibi dolaba koysanız mart ayına
kadar orada kalacak.
Umarım ben de bu tohumlar konusunda başarılı olurum. Tüm
tohumlarımı bu sene kendim topladığım için en azından taze olduklarına eminim.
Siz de benim gibi bu güzel kırmızı yapraklı ağaçlara hayransanız ya da biraz
kafa dinlemek istiyorsanız mutlaka Baltalimanı Japon Bahçesine uğramalısınız.
Yol bilgisine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder