26 Ekim 2013 Cumartesi

Lale soğanı dikim zamanı geldi!

Yakın zamanda yaptığımız Hollanda ziyaretimizden tabii ki de onlarca lale soğanıyla döndük. “Ay bunun rengi ne hoş, ay bunun yaprağı püsküllü, Rembrant diyor asıl bundan alalım, aman tanrım kafam kadar ne büyük soğan” derken soğan sayısı 100’ü aştı. Bana sorarsanız az bile aldık, daha bıraksalar ben alırdım : ). Kasım ayı gelince, elde bir sürü soğan da olunca bizim de aklımıza türlü türlü fikirler gelmeye başladı tabii, bu vesileyle soğandan lale üretmek ile ilgili bir bölüm hazırlamak istedik.

Bahçemiz olsa...
Bahçesi olanlar için işlem çok basit, soğanları sivri kısımları yukarı gelecek şekilde toprağa dikiyoruz. Güney illerinde uç kısım toprağın 2-3 cm altına gelecek şekilde, İstanbul gibi ılıman iklimli şehirlerde soğan büyüklüğünün 2 katı derinliğe, Erzurum gibi çok soğuk illerimiz için soğan büyüklüğünün 3 katı derinliğe dikim yapabilirsiniz. Ne kadar aralıkla dikeceğiniz sizin bahçe tasarımınıza kalmış, yeterki soğanlar toprak altında birbirine değmesin. Ne zaman derseniz, gün bugündür derim : ) Kasım ayı başından itibaren ekim başlayabilir, Aralığa kadar yolu var. Soğuk iklimler için ilk dondan önce dikim öneriliyor, yoksa toprak çok sertleşiyor, sizin oralar ne zaman donuyor bilemem o yüzden bir tarih veremeyeceğim.

Bahçemiz yoksa...
Bahçeli bölümü hızla geçtim çünkü bir çoğumuzun bahçesi olmadığından laleler saksıya dikilecek. Saksıseçimi için 25 cm’den daha az olmasın diye kıyameti kopartan kaynaklar olduğu gibi internette de miniciksaksılara ekilmiş dünya kadar lale resmi var. Burada önemli olan soğanınızın boyuna göre saksı seçmek. Dev gibi bir soğanı küçücük saksıya koyup yanlarından toprak itiştirmek olmaz ama minicik soğanları da varil gibi saksılara dikmeye gerek yok ama en azından soğanınızın iki katı derinlikte bir saksı seçin.

Saksı seçimi için çok özel bir gereksinimleri yok ama donmadan korumak için plastik ve metal saksıları pek tavsiye etmem. En güzeli kalın kenarlı toprak ya da ahşap saksılar. Önemli olan altı mutlaka delik olsun. Saksınıza bahçe toprağı değil saksı toprağı koymanızı tavsiye ederim. Drenajı arttırmak için saksı dibine çakıl, 3-4 cm’de bir toprak aralarına ise biraz perlit serpebilirsiniz.

Saksı dikim derinliğine kadar dolunca soğanları yerleştiriyoruz. Mümkün mertebe aynı tip soğanlardan kullanıyoruz ki hepsi aynı zamanda açsın. Farklı tip soğan kullanacaksanız da çiçek açma zamanlarını denk getirmeye çalışın. Soğanların üstünü toprakla doldurup son hamle olarak suluyoruz. Mümkünse gübreli su verelim laleler gübre seviyor. Toprağı soğuk dönem boyunca nemli tutuyoruz ama lütfen unutmayın ki nemli ıslak demek değildir. Islak toprak soğanları çürütecektir.

Saksıya yerleştirme ip uçları:
- Ne kadar çok soğan sığarsa o kadar dolu dolu güzel bir saksınız olur. Bu yüzden soğanları çok aralıklı dizmeyin ama birbirlerine değmelerine de izin vermeyin. Birbirlerine değmezlerse çürüyen bir soğan yandakini bozmaz, fireniz olmaz.

- Yerleştirmeye saksının dış tarafından başlayın, soğanın sivri ucu yukarı gelecek ve kıvrık uç saksının ortasına dönük olacak şekilde yerleştiriniz böylece yapraklar yan yana saksı kenarına gelecek ve çok dekoratif duracak. Bu tarifimden birşey anlamamış boş bakan arkadaşlar için aşağıya youtube’dan 1 video ekliyorum orada kadın çok net gösteriyor nasıl koyacağınızı. İngilizce bilmeseniz de her şeyi anlarsınız, uygulamalı gösteren çok güzel bir video.

- Eğer farklı türleriniz var ise en uzun olanları orta bölüme koymaya  özen gösterin.



Bundan sonra yapılacak tek şey sabırla beklemek : ) Saksılarınızı her zaman balkonda tutmalısınız ama çok don kıyamet olursa apartman boşluğu, garaj, tavan arası ya da kapalı balkon gibi kapalı ama ısıtılmayan bir yere alabilirsiniz. Ama ne olursa olsun sıcak bir yere koymayın.


Baharı bekleyemem ben sabırsızım...
Baharı bekleyemeyen, lale de lale diyenler için bir tür şartlama yöntemi de var. Tabi ki mucizeler yaratamayız ama doğa anayı biraz kandırabiliriz. Soğan edinebilmek için yine de sonbahara kadar beklemeniz şart, sonra da eve kışı erken getirmeniz gerek. Sonbahar başında henüz daha havalar sıcakken lale soğanlarını kış geldiğine inandırabileceğimiz tek yer buzdolabı. İlk başta soğanları bir kese kağıdı içerisinde buzdolabında tutabiliriz ama tüm soğuk dönemi kese kağıdında geçiremezler, köklenme için yaklaşık 2-3 hafta sonra toprağa dikilmeleri gerekiyor. Yani 2-3 hafta içerisinde havalar 0-10 derece arasına düşmediyse saksıya diktikten sonra yine buzdolabına koymanız gerekecek, önceden bunun bilincine varın, başınıza geleceği bilin : ). Soğanları toprağa çok gömmeyin uçları toprağın üzerinden azıcık görünüyor vaziyette olsun. Buzdolabında lale soğanlarını taze meyvelerden uzak tutmak gerek, meyvelerin çıkarttıkları gazlar soğanlara zarar veriyor. Ama hiç bir zaman plastik poşete koymayın,  hep kağıt bir torbaya koyup ağzını kapatın.

Saksınızı düzenli olarak kontrol edin, toprağınızı nemli tutun. Soğuk dönem tamamlandığında  saksının altından kökler çıkmaya ve minik filizler soğanların ucundan görünmeye başlamış olacak. Bu süre laleler için 10-16 hafta arası sürer. Tam bir zamanını veremeyiz Allah'ın işine karışılmaz : ) siz 10. haftadan itibaren saksınızı sık sık kontrol edin. Çimlenme başladığı zaman saksınızı buzdolabından çıkartıp sıcak ve aydınlık evinizde bahar gelmiş diye kandırabilirsiniz. Çiçeğin goncası oluşunca bol güneşli bir noktaya alın, çiçek açtıktan sonra direkt güneşten alır ve 15-18 derece arasında tutarsanız çiçeği daha uzun dayanır. Çiçeğinize iyi bakın çünkü o çiçek büyük ihtimalle o soğanın açtığı ilk ve son çiçek olacak, mevsiminden önce açmaya şartlandırılan soğanlar genellikle bir daha asla çiçek açmıyorlar. Her şeyin bir bedeli var...

Bu da yazımda size söz verdiğim video


21 Ekim 2013 Pazartesi

Hortus Botanik Bahçesi - Amsterdam


Hollanda deyince akla gelen ilk şeyler; kanallar, laleler, bisiklet gezintileri, müzeler, Van Gogh.... Ama bundan sonra aklınıza bir şey daha gelsin Hortus Botanicus! Bu seneki tatilimizde bir fırsat bulduk, oraları gezdik ve çok beğendik. Amsterdamdaki Hortus Botanicus dünyadaki en eski botanik parklardan bir tanesi. Küçük bir alanda binlerce çeşit bitki barındıran bir harikalar diyarı adeta. Plantage bölgesindeki yerine taşındığı yani kurulduğu diyebileceğimiz tarih 1682. Hesaplamaya üşenenler için söyleyeyim 331 sene önce. İlk kurulduğunda Hollanda’nın ünlü Formal Bahçelerindeki gibi dikdörtgen ya da dairesel şekillerde yapılmış çiçek tarhları ile düzenlense de 19. yüzyılda ağaç sayısı arttırılmış, ağaçların arasında dolaşan patikalar eklenmiş ve parka daha doğal bir atmosfer verilmiş. Açık havada parkında dört adet özel koleksiyon da bulunuyor; şifalı bitkiler, fuşyalar, etobur bitkiler ve bitkilerin genetik yakınlıklarına göre sınıflandırıldığı bir sistematik bahçe de var.


Bu koleksiyonların yanı sıra bahçede bir çok yüzyıllık ağaç bulunuyor. Girişte kocaman bir Turner meşesi var, gezdikçe muhteşem bir kızıl meşe, çok acayip bir mantar ağacı, 350 yıllık bir palmiye ve 200 yıllık bir Türk fındığı ile de karşılaştık. Parkta koruma altındaki türler de bulunuyor.


Çok gösterişsiz olduğu için hiç farkına varmadan yanından geçip gideceğimiz bir çamın demir kafes içinde olduğunu görünce meraklanıyor insan. İsmi Wollemi çamı, yaşayan bir fosil çünkü 1994’de Sidney’e 200 km mesafede bir doğal parkta bir park bekçisi tarafından keşfedilene kadar sadece fosillerden biliniyormuş. Tek doğal yaşam alanı Mavi Dağların arasındaki 2 dar vadi olan tarih öncesi devirden kalma bu endemik tür keşfedildiğinde sadece 60 erişkin bitki kalmış durumdaymış. Ekoloji konusunda hassas Avustralyalılar tabi ki hemen olaya el atmış, tohum, çelik her türlü yöntemle deli gibi ağaçları üretmeye başlamışlar. Bizim başımıza bir şey gelir, bu en nihayetinde dünya mirası diye düşünüp ürettiklerini dünyanın dört bir tarafına da göndermişler. Peheeeyyy! Avustralyalı deyip geçmeyin işte bir kıytırık çamın peşinde adamlar helak oluyor.


 Dışarıdaki bahçeyi dinlene dinlene gezmek gerek çünkü parkta ayrıca inanılmaz seralar da var. Bir palmiye serası var ki içinde hayatımızda gördüğümüz en yaşlı şeyleri gördük; 350 yaşında bir sago palmiyesi vardı. Klasik tarzda çok güzel bir kış bahçesi, kışın dışarıdaki bazı bitkiler de buraya konuyormuş içerisi epeyce kalabalıklaşıyormuş.


Palmiye serasını geçince yanyana çok daha modern görünümlü 3 iklim serası var; subtropik, çöl ve tropik iklimler için farklı sıcaklık, nem ve havalandırma ayarları yapılmış dev cam seralar. Astropikal serasının en keyifli yönlerinden biri aşağıdaki patikaların dışında bir de yüksek gezinti platformu olması. Yukarıda ağaçların dalları arasında çok farklı bir bakış açısıyla gezebiliyorsunuz. Önce subtropik iklimde rahattık, keyifli keyifli gezdik, fotoğraflara poz verdik ama çöl serasına geçince birden afakanlar bastı.


Okluk ağaçlarına bayıldık. Aslında bir sarısabır (aloe) türü ama bildiğimiz ağaç gibiler. Her kafamızı çevirdiğimiz yönde bir sürprizle karşılaştık. Yer gök kaktüs ve sukulent olduğu için de uzun süre oyalandık. Sonunda ay o ne kadar şahane, ay bu ne kadar ilginç, şuna bak ne harika derken resmen beynimiz pişti. Ben artık fenalaşıyorum sanki derken kendimizi bir gayret yan seraya attık ama yağmurdan kaçarken doluya tutulduk orası da tropikal iklim serasıymış, o sıcağın üzerine bir de nem eklendi terden sırılsıklam olduk. Bu üçüncü serayı tam hatırlayamıyorum çünkü tüm konsantrasyonumu nefes alıp verebilmeye ayırmak zorunda kaldım. Bir tek benden büyük yaprakları olan ağaçlar vardı onlar kalmış aklımda.


Parktaki 3 büyük iklim serasının dışında bahçede bir de küçük seralar var. Bir tanesi yine için kaktüs ve sukulent dolu olan Meksika Serası. Bu serada bulunan en ilginç bitki ölmeyen “Welwitschia Mirabilis”. Güney Afrika ismi olan “tweeblaarkanniedood” isminin anlamı bir nevi "ölmez iki yaprak". Bitkinin yuvarlak kısa gövdesinden çıkan iki yaprak sürekli uzuyor; uzuyor uzuyor uçlardan kuruyor, uzuyor uzuyor uçlardan kuruyor... Ölmeyen denmesinin sebebi 2000 yaşına ulaşan bitkiler olması. Pek tabi ki bu da endemik bir tür, sadece Güney Angola ve Nambia’daki Namib Çölü’nde bulunuyor. Çok şükür ki oralara gitmek zorunda kalmadan görmüş olduk. İhtiyacı olan suyu yaprakları vasıtasıyla sabah sisinden yakalıyor. Bana lazım değil sudur, besindir, bir sis vursun sabah yeter diyebilecek kadar kanaatkar olunca 2000 yıl yaşamak mümkün olabiliyor demek ki...


Meksika serasının hemen yanındaki serayı ise kısaca harikalar diyarı olarak adlandırabiliriz. Çünkü çarkıfelek çiçeklerinin arasında süzülen kelebekler o kadar güzel, o kadar narin ki insan kendini masal alemine girmiş gibi hissediyor. Herhangi bir uyarı levhası olmamasına rağmen herkesin o büyülü atmosferi bozmamak için söz birliği etmişcesine fısıltı ile konuşması çok hoştu, belli ki içerideki herkesin bizimle aynı şeyleri hissediyordu. Bir yerde bir kelebek evi tabelası görürseniz asla fırsatı kaçırmayın!


Hortus’un ayrıca büyük bir etçil bitki koleksiyonu var, hem astropikal iklim serasında hem de dışarıda bir çok etçil bitki türü görme şansımız oldu. Fotoğraflar tabi ki de buradakiler kadar değil devamına facebook, google+ ya da flickr hesaplarımızdan bakabilirsiniz.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Kendi yaptığımız kaktüs / sukulent düzenlemeleri 1

Pinterest’teki kaktüsleri koyduktan sonra kendi yaptığımız bir kaç düzenlemeyi de sizinle paylaşmak istedim.

Bambu kap:        Mudo City       20 tl (Maslak’taki Garage’dan almıştım)
Çakıl ve kum:     Bauhaus          5 tl
Toprak :             Bauhaus           5 tl
Doğal taşlar:       Kumsal           bedava J
Kaktüsler:           Koçtaş            12 tl  (3 tanesi dışında hepsi hediye gelmişti)

Yaklaşık toplam 42tl’ye geldi. Çok çeşit kullanmamıza rağmen ucuza çıktık çünkü kaktüse hemen hemen hiç para vermemiştik J Kabımın altı delik olmadığı için önce bir parmak kadar çakıl koydum. Sonra özel kaktüs toprağını ekleyip kaktüsleri gönlümce yerleştirdim.

İlk başta tamamını doğal taşlarla doldurmuştum ama taşların renkleri farklı farklı olup bir de çok kaktüs koyduğum için karman çorman oldu. Ben de sonradan taşları toplayıp renkli kum serdim sonra üstüne bir kaç seçtiğim taşı ekledim sadece dekor olarak. Yaptıktan sonra herşey tahmin ettiğimden çok daha kısa sürede gelişti ve değişti. Önce aşılı kaktüslerimden biri çürüdüğü için tepeden kesmek zorunda kaldım ama sonra yavrulayıp bizi şaşırttı. Koyduğum minik sempervivum’ların hepsi kurudu gitti. Diğerleri de maşallah sanki inadına bir boy attılar ki sormayın.


İtiraf etmek gerekir ki dikenli türleri birbirine çok yakın koyduğumuz için bazı pişmanlıklar yaşadık. Haworthia da minik bir çürüme problemi yaşadı ama ilaçlayarak kurtardık. Kumlarımız da bazı yerlerde toprakla karışıp biraz kirlendi ama bu tabak hala en sevdiklerimizden bir tanesi.


Bu aşağıdaki cam kabımızı da anneme yapmıştık. Kaktüslerini Maltepe sahildeki belediye fidanlığından annemle birlikte seçtik. Ama malesef ki sonradan euphorbia ferox’umuzu geç farkedilen bir mantar probleminden dolayı kaybettik. Allahtan üretmek için bir kaç yavruyu önceden kendime ayırmıştım, şimdi kalanlara gözümüz gibi bakıyoruz.

Cam kap:      Hediye gelen çiçeğin kabı        bedava
Toprak :         Bauhaus                                 7 tl
Kaktüsler:      Maltepe Belediye Fidanlığı     49 tl


Yaklaşık toplam 56tl’ye geldi. Bu seferki düzenleme biraz pahalıya çıktı çünkü sırf euphorbia’ya 25 tl vermiştik. Ama ona da mecbur kaldım çünkü annem çok beğenmişti.


Sonuncuları da deterjan almak için migrosa girip de karşılaştığım bazı seramik kaplara yaptım. Biraz dışavurumcu bir çalışma oldu J

Seramik kayık kap                 Migros                                  12 tl
Seramik ince uzun kaplar     Migros                                  2 x 6 tl
Toprak                                   Bauhaus                               5 tl
Çakıllar                                  Bauhaus                               1 tl 
Morawetzia sericata              Maltepe Belediye Fidanlığı    25 tl



Üçü toplam yaklaşık 55 tl’ye çıktı bu en ekonomik çalışmalarımızdan biri oldu. Kaktüsleri aldığımızda saksıda 6 gövde vardı biz de onları bu 3 saksı içine paylaştırdık. İşte bu da bizim gemicik! J






7 Ekim 2013 Pazartesi

Kaktüs / Sukulent düzenlemeleri

Pinterest çıktı beri, kaktüs / sukulent resmi bakmaktan bitap düştüm, bakmaya paylaşmaya doyamıyorum. O kadar yaratıcı, keyifli, eğlenceli, renkli sunumlar var ki! Kaktüs ve sukulentler az su, az toprak, sıkışık saksı sevdikleri için diğer bitki türleri ile yapılamayacak, akla gelmedik ilginç tasarımlar karşınıza çıkabiliyor.

Bitki sever oluşumun yanında kaktüs ve sukulentlere karşı özel bir ilgim var. Toplamda kaç tür var kaç saksı kaç bitki açıkçası oturup saymadım ama söz veririm ki çok var J. Ben asıl her türü ayrı saksısında büyütmeyi ve çoğaltmayı sevsem de Pinterest’teki fotoğraflara bak bak içimiz şiştiği için biz de kendi düzenlememizi yapmaya özendik. Şu zamana kadar birçok değişik tasarım yaptık ve hala da yapmaya devam ediyoruz. Burada hem beğendiğimiz örnekleri sizlerle paylaşmak hem de deneyimlerimizi anlatmak istedik.

Öncelikle gerekenler:
1.  Kaktüs, sukulent
2. Kumlu geçirgen bir toprak
3.  Saksı olarak kullanılabilecek herhangi bir şey, artık aklınıza ne gelirse.
4. Biraz çakıl ya da perlit


Kaktüs / Sukulent nereden alalım?
Biz İstanbul’da olduğumuz için tavsiyelerimiz hep buradaki satış yerleri üzerine olacak. Ama genel tüm illerde kaktüs çeşitlerini yapı marketlerde, fidanlıklarda ve çiçekçilerde bulabilirsiniz. Ben bir sefer Foça’da pazardan 10 tl’ye kocaman bir saksı sempervivum bulmuştum, yani biraz da kısmet işi.

İstanbul’da Bauhaus ve Koçtaş kaktüs bulmak için en uygun yerler. Bauhaus, Koçtaş’a göre daha ucuz ama tür çeşitliliği sizin için önemliyse yani ben düzenlememde birçok farklı farklı tür kullanmak isterim derseniz ara ara sürekli gidip bakacaksınız yeni ne gelmiş diye. Küçük kaktüsler Bauhaus’ta 3,5 – 4 tl arası, Koçtaş’ta 4,5 tl. Ara ara kampanyalar oluyor fiyatlar değişebiliyor ama küçük boy kaktüslere asla 5 tl’den fazla ödemeyin deriz. Koçtaş’ta sadece küçük boy olanlar var, başka hiç görmedik. Orta boy isterseniz Bauhaus’ta 7-10 tl arasına çok güzel sağlıklı orta boy kaktüsler var, en ucuz burada.

Yapı marketler dışında tabiki de fidanlıklarda ve çiçekçilerde de kaktüs oluyor ama fiyatlar çok değişken. 3 tl’ye de satarlar 10 tl’ye de. Maltepe’de sahil yolunda bir belediye fidanlığı var orada bol kaktüs çeşidi var küçük, orta ve büyük boy çeşit çeşit ama ufaklar 5, orta boylar, 15 büyükler 25 tl’ydi son gittiğimde. 2-3 küçük kaktüsü yan yana koymuş aranjman diye 100 tl’ye satıyorlardı bir de J. Fiyatları biraz yüksek olmasına rağmen hiç başka yerde görmediğim çeşitler vardı birkaç tane aldım. Baltalimanı'ndaki Ağaç A.Ş.nin fidanlığına gittim kaktüs bölümü inanılmaz derecede bakımsızdı, bitkiler çok perişan ve sağlıksız gözüküyordu. Küçükler 5, ortaboyar 10 tl’ydi yanlış hatırlamıyorsam.

Bir sefer Ikea’da çok ilginç iki kaktüs bulduk. İkisine de orta boy diyebiliriz yanlış hatırlamıyorsam biri 12 biri 17,5 tl’ydi. Ikea’da her zaman kaktüs görümüyorum ama dediğim gibi işte sürekli gözününüz ararsa her yerde güzel kaktüsler bulabilirsiniz.

Sukulentler ise biraz daha zor bulunuyor maalesef. Ben en çok çeşidi Maltepe sahildeki fidanlıkta gördüm ama çoğu yine sempervivum çeşitleriydi. Ben bendeki diğer türleri hep olmadık yerlerden buldum. Yine de kaktüs satan her yerde mutlaka gözünüz açık olsun bazen birkaç sukulent de getirebiliyorlar. Düzenlemelerde sukulentler olayın havasını birden değiştiriveriyor o yüzden aramaya değer. Ben de delisiyim daha çok çeşit isterim derseniz ağaçlar.net'in bu başlığını tavsiye ederim.

Tavsiye - Kaktüs alırken bol yavrulu olanları tercih edin. Yavruları ayırmak ve köklendirmek çok kolay olduğu için çok ucuza bir sürü kaktüsünüz olabiliyor.

Tavsiye - Gözünüz açık olsun sukulent ve kaktüsleri çelik ile üretmek çok kolay olduğu için bir yerde görürseniz bir minik yavru, yaprak, parça bir şey koparıverin. Unutmayın ki çalınan çiçek her zaman tutar J

 Nasıl bir toprak?
İhtiyacınız olan geçirgen bir toprak türü. Bauhaus’ta hazır kaktüs toprakları var 5 litrelik paketler olarak
satılıyor. Son aldığımda 12 tl’ydi. Ben sürekli bu toprakları kullanıyorum memnunum. O kadar para verilmez benim var evde toprağım diyenler için, 1’e 1 oranda saksı toprağı ve dere kumu karıştırılabilir. Kum yapı marketlerde satılmıyor hatta satılamıyor yasakmış (nesi yasak ise artık) ama nalburlarda ve diğer inşaat malzemesi satan yerlerde bulunur.

Tavsiye - Bauhaus toprağını perlit ile karıştırarak biraz çoğaltabilirsiniz. 3 ölçü toprak, 1 ölçü perlit karıştırıyorum hem malzemem artıyor hem de saksım hafifliyor. Perlit şahane bir şey.

Tavsiye - Toprağınızı kendiniz yapacaksanız toprak ve kumu mutlaka fırında 80-100 derece arası bir 10 dakika tutup dezenfekte edin derim. Bitkiler hijyen sever J

E bunları nereye dikelim?
Eh işte artık orası sizin hayal gücünüze kalmış. Sınır yok! Deniz kabukları, çaydanlıklar, eski kuş kafesleri, kurumuş ağaç kütükleri, eski vantilatörler, küçük model arabalar, baharatlıklar… Biz açıkçası hep “elimizdekini değerlendirme” ilkesini takip ettiğimiz için ilk başta gelen hediye çiçek aranjmanlarının cam kaplarını kullandık. Mudo City, J
Ikea ve Boyner Evde’de değişik saksı alternatifleri bulunabilir. Bu saksı konusunda da ummadık taş baş yarar ilkesi geçerlidir deterjan almaya diye girdiğim Migros’ta da çok ucuz ve hoş seramikler buldum. Bir süre sonra insan herşeye ben bunun içine kaktüs ekerim diye bakmaya başlıyor ve asıl ilginç şeyler de o zaman çıkıyor

Bu kadar mı?
Hayır değil tabi ki J Sadece bitki değil çeşitli çakıllarla da düzenlemeler çok hoş bir hale gelebiliyor. Bauhaus’ta yapma çiçekler bölümünde dekoratif çakıl ve kumlar var. Ben en çok siyah ve açık gri çakıl alıyorum. Ama en sevdiğim doğal taşlar. Bu yüzden ne zaman bir kumsala gitsem seçmeden etmeden avuç avuç taş dolduruyorum torbaya. Sonradan saksıma göre yaptığım düzenlemeye göre içlerinden seçim yapıyorum. Tabi bu taşları öncelikle mutlaka ama mutlaka 2-3 damla çamaşır suyu damlatılmış suda bekletmek ve sonra güzelce durulamak gerekiyor. Bitkiler hijyen sever.

Eh artık bundan sonrası sizin zevkiniz. Bitkilerinizi taşlarınızı arzu ettiğiniz şekilde bir araya getirebilirsiniz fakat yine birkaç küçük tavsiyem olacak.

Tavsiye - Bir araya getireceğiniz bitkilerin sağlığı çok önemli, aynı kabı paylaşacakları için bir hastalıklı bir bitki diğerlerini de kendisiyle beraber götürür. Bitkilerinizi dikmeden önce köklerini iyice silkeledikten sonra 10’a 1 oranında su + oksijenli su karışımı püskürterek dezenfekte etmenizi tavsiye ederim. Bitkiler hijyen sever J

Tavsiye - Diktiğiniz şeyler bambu hızıyla büyümeyecek tabi ama elbet büyüyecek o yüzden bitkiler arasında aralık bırakırken bunu mutlaka göz önünde bulundurmak gerek. Bitkiler kendileri büyüyerek kabı doldurdukları zaman çok daha doğal ve güzel bir düzenleme oluyor.

Tavsiye - Kullandığınız dekoratif kapların büyük bir kısmının altında delik olmayacak o yüzden iyi drenajı sağlayabilmek için kabınızın derinliğine bağlı olarak dibine 1-2 parmak kadar çakıl ya da perlit koyabilirsiniz. Perlit çakıla göre daha ucuz ve daha hafif olduğundan daha çok tercih edilebilir.

Pinterest’teki panomuza bakmak isterseniz burayı tıklayın, orada da çok daha fazla resim ve fikir bulabilirsiniz.